Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Türkiye’de Sanayinin Sigortalanması: Sorunlar ve Çözüm Önerileri Paneli’nde konuştu Açıklaması
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Aylık bazda enflasyonda düşüşler başlamıştı. Ocak ayında istisnai durum oldu çünkü ocak ayları genelde yıllık ayarlamaların yapıldığı aylardır. Burada geçici yükseliş olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki aylarda yine enflasyonda aylık bazda düşüşleri kademeli bir şekilde göreceğiz. Yıl ortasından itibaren de yıllık bazda düşüşü belirgin bir şekilde göreceğimizi düşünüyoruz.” dedi.
Yılmaz, İstanbul Sanayi Odasının (İSO) ev sahipliğinde Şişli’de bir otelde düzenlenen “Türkiye’de Sanayinin Sigortalanması: Sorunlar ve Çözüm Önerileri Paneli’nin açılışında yaptığı konuşmada, geçen yıl yaşanan deprem felaketinin yıl dönümüne denk gelen bu günlerde gerçekleşen, afet dahil sanayide riskleri azaltmaya yönelik bu istişare ortamının son derece anlamlı olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde, politika belgeleriyle ekonomideki belirsizliği azalttıklarını ifade eden Yılmaz, “Mayıs ayında siyasi belirsizlikler ortadan kalkmıştı. Hazırladığımız politika belgeleriyle, yol haritalarıyla politika belirsizliklerini de ortadan kaldırmış olduk. Öngörülebilirliği güçlendirdik. Bu sanayimiz için de sigortacılık sektörümüz için de herhalde son derece önemli.” açıklamasını yaptı.
Yılmaz, finans alanlarında kazanımları artırmakta ve Türkiye Yüzyılı vizyonuyla geleceğe güvenle bakmakta kararlı olduklarını vurgulayarak, “Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejimizi destekleyici bir ekosisteme sahibiz. 2003-2022 döneminde Türkiye ekonomisi yıllık ortalama yüzde 5,4 oranında büyürken, aynı dönemde sanayi sektörü yüzde 6,1 oranında büyümeyi başarmıştır. Böylece, sanayi sektörünün milli gelirden aldığı pay 2002 yılında yüzde 20,1 iken, 2022 yılında bu oran yüzde 26,4’e yükselmiştir.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye en önemli sanayi ülkelerinden biri olarak öne çıktı”
Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin bugün bölgesinde, dünyada en önemli sanayi ülkelerinden biri olarak öne çıktığını söyledi.
İmalat sanayinin küresel rekabet gücünü korumaya devam ettiğini aktaran Yılmaz, bu sektörde, üretim, istihdam ve ihracat gibi temel göstergelerde artış eğiliminin sürdüğünü, 2022 itibarıyla imalat sektörünün milli gelir içindeki oranının da yüzde 22,1’e yükseldiğini kaydetti.
Yılmaz, güçlü ve büyük Türkiye hedeflerine İSO başta olmak üzere tüm sanayici ve üreten kesimlerle birlikte yürüyeceklerini dile getirdi.
Türkiye’nin sanayicisinin küresel ekonomideki zorluklara rağmen ihracat rekorları kıran, üretim çarklarını hızlandıran bir yapıya sahip olduğunu kaydeden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Makro düzeyde büyümede dengelenme, enflasyonu düşürme, ithalata bağımlılığı azaltma ve cari işlemlerde kalıcı bir düşüş sağlama doğrultusunda gerekli politikaları hayata geçiriyoruz. Aylık bazda enflasyonda düşüşler başlamıştı. Ocak ayında istisnai durum oldu çünkü ocak ayları genelde yıllık ayarlamaların yapıldığı aylardır. Burada geçici yükseliş olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki aylarda yine enflasyonda aylık bazda düşüşleri kademeli bir şekilde göreceğiz. Yıl ortasından itibaren de yıllık bazda düşüşü belirgin bir şekilde göreceğimizi düşünüyoruz.” dedi.
Yılmaz, bu doğrultuda, bir taraftan güncellenmiş para politikalarıyla, diğer taraftan güçlü maliye politikaları ve yapısal reformlarla yollarına devam edeceklerini belirterek, daha istikrarlı bir yapı oluşması ve enflasyonun arzu ettikleri düzeye gelmesinin, sanayi ve sigortacılık sektörü için çok daha uygun bir ortam oluşturacağını vurguladı.
Sigortacılık alanındaki yükselişin siyasi güven ve istikrar ortamında devam ettiğini aktaran Yılmaz, sigorta vesilesiyle risklere karşı önlem alınırken, aynı zamanda tasarruf yoluyla ekonomiye ve yatırımlara katkı sağlandığını dile getirdi.
Sektörün bugün ekonomide biriken fonları, para ve sermaye piyasalarına yönlendirerek finansal piyasaların gelişmesine, ekonominin büyümesine ve istihdamın artmasına destek olduğunu belirten Yılmaz, sektörün ekonomiye olan katkısının, finans sisteminden aldığı payın çok ötesinde olduğunun farkında olduklarını söyledi.
Yılmaz, sektörün bir yandan ekonomiye verdiği teminatlarla yatırımların sürdürülebilirliğine katkı sağlarken, diğer taraftan sigorta ve emeklilik şirketlerinde biriken fonlar ile ekonomiye uzun vadeli kaynak temin ettiğini kaydetti.
“Reel sektörde sigorta araçlarının yeteri kadar benimsenmediğini görüyoruz”
Firmaların ticari ve sınai faaliyetleri sürecinde karılaşacakları riskleri etkin bir şekilde yönetebilmek için sigortanın korumasına ihtiyaç duyduğunu aktaran Yılmaz, şöyle konuştu:
“Sigorta koruması olan bir işletme hasar durumlarında hızlıca toparlanarak, yeniden faaliyetlerine başlayabilmektedir. Ancak reel sektörde sigorta araçlarının yeteri kadar benimsenmediğini görüyoruz. Aslında genelde de öyle bir sıkıntımız var. Sigortacılık sektörü henüz arzu ettiğimiz yerde değil maalesef. Burada, sigortalılık bilincini, sigortacılığın hem sosyal hem de ekonomik hayatımızdaki kıymetini daha fazla kesimlere yaymak durumundayız.”
TOBB tarafından 2023 yılında sigorta teminatı bulunmayan sanayi kuruluşlarına yönelik yapılan bir anket çalışmasını hatırlatan Yılmaz, ankete katılan sanayi kuruluşlarının yüzde 51’inin son 5 yıl içerisinde hiçbir hasar yaşamamalarına rağmen sigorta poliçelerinin yenilenmediğini ve diğer sigorta şirketlerinden de poliçe yaptıramadıklarını beyan ettiklerini söyledi.
Yılmaz, 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketi sonrasında, büyük yatırımlara sahip bölgedeki sanayicilerin sigorta yaptırmamaları ya da yeteri kadar sigorta teminatı almamaları nedeniyle ağır maliyetlere katlandıklarını da gördüklerini kaydetti.
“Sanayicinin olağanüstü durumlarda ciddi maddi kayıplar yaşamamasını da önemsiyoruz”
Sanayi sektöründe sigortacılık anlayışının sadece hasar ve kaybın ortaya çıktığı durumlarda değil, tüm iş süreçlerinde başvurulacak bir güvence mekanizması haline dönüştürülmesi gerektiğine inandıklarını vurgulayan Yılmaz, şunları dile getirdi:
“Bununla birlikte geçtiğimiz yıl dünya genelinde iklim değişikliğine bağlı olarak artan doğal afet kaynaklı hasarlar reasürans piyasasında daralma ve maliyet artışı oluşturmuştur. Sigorta şirketlerinin karşı karşıya kaldığı bu maliyet artışlarının sanayicilerimize prim artışı olarak yansıdığını ve sanayicilerimizin sigorta teminatı bulmakta zorluk çektiğini biliyoruz. Bu sorunları aşma yönünde sanayicilerimizin ve sigortacılık sektörünün ortak akıl ve işbirliği içinde çalışacaklarına inancımız tamdır.”
Yılmaz, salgın dönemi dahil olmak üzere atlatılan badirelerde üretim çarklarının durmamasına ne kadar önem verdilerse, sanayicinin olağanüstü durumlarda ciddi maddi kayıplar yaşamamasını da önemsediklerini söyledi.
Reel sektörün sigortalanabilir risklerinin önceden belirlenerek ilgili sigorta araçlarıyla korunmasının sağlanması için gerekli tedbirleri almaya hazır olduklarını vurgulayan Yılmaz, Marmara bölgesindeki sanayi tesisleri başta olmak üzere kritik altyapıların afet risk analizlerini kalkınma ajansları koordinasyonunda tamamlayacaklarını sözlerine ekledi.
Panelin açılışında, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik ve İSO Başkanı Erdal Bahçıvan da birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından “Sigortacılığın Yüzüncü Yılı” filmi izletildi.
Büyükkaya Uluslararası Sigorta ve Reasürans Brokerliği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Alaattin Büyükkaya’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Türkiye’de Sanayinin Sigortalanması: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” panelinde ise Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Davut Menteş, Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar ve Türk Reasürans AŞ Genel Müdürü Selva Eren konuşma gerçekleştirdi.
İş dünyasından davetlilerin katıldığı panel, düzenlenecek oturumun ardından soru-cevapla sona erecek.